Adige Kültür Parkı, Atakum Belediyesi ve Adige Kültür Derneği iş birliği ile Mimarsinan Mahallesi 188. sokak üzerinde gerçekleştirilen etkinlikle açıldı. İshak Akbay’ın sunumu ve şarkılarıyla renklendirdiği açılış törenine Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Samsun İl Başkanı Fatih Türkel, İYİ Parti İl Başkanı Hasan Aksoy, CHP Atakum İlçe Başkanı Turgay Özçelik, İlkadım Belediye Başkanı Necattin Demirtaş ile eşi Lütfiye Demirtaş, Atakum Belediye Başkanı Av. Cemil Deveci ile eşi Gülay Deveci, Çerkes Dernekleri Federasyonu (ÇERKES-FED) Genel Sekreteri Yılmaz Dönmez, Adige Kültür Derneği Başkanı Hatice Özer, Samsun Kültür ve Sanat Platformu Derneği Başkanı Prof. Dr. Metin Eker, Atakum Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Neşe Kangüleç, Atakum Belediyesi meclis üyeleri, mahalle muhtarları ve çok sayıda davetli katıldı.
“SAMSUN ÇERKESLERİ JESTİNİZİ UNUTMAYACAK”
Programın açılış konuşmasını yapan Adige Kültür Derneği Başkanı Hatice Özer, “Bugün 1864 yılında Çerkes Sürgünü sonucunda Anadolu’ya ayak basmış olan Çerkeslerin çocukları olan bizler, Adige Kültür Derneği ve Atakum Belediyesi iş birliği ile kurulmuş bulunan Adige Kültür Parkı’nın açılışı için toplanmış bulunuyoruz. Bununla ilgili olarak Samsun’da sivil toplum kuruluşu ve yerel yönetim iş birliğinin en güzel örneklerini sergileyen Sayın Cemil Deveci ve Necattin Demirtaş başkana tekrar teşekkür ediyorum. Vefalı Samsun Çerkesleri bu jestinizi unutmayacaktır. 300 yıllık bir mücadelenin ardından Anadolu’ya gelen Çerkesler bir yandan verilen bağımsızlık savaşına katılıp o savaşlarda savaşırken diğer yandan farklı birikimleriyle ülkenin yeniden inşasında sosyal, ekonomik, kültürel katkılarda bulunmuşlardır. Tüm dünyaya savrulmuş olan Çerkesler için en kalabalık nüfusu barındıran Samsun önemli bir konuma sahiptir. Bu nedenle burada yapılan kültürel çalışmaların çok özel bir yeri olduğu bilinmelidir. Sözlerimi usta şair Nazım Hikmet’in dizeleri ile bitirmek istiyorum: ‘Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine bu hasret bizim’” diye konuştu.
“KÜLTÜR KIRILIMI YAŞANIYOR”
Samsun’un, Türkiye’nin önemli kültürel şehirlerinden birisi olduğunu söyleyen Samsun Kültür ve Sanat Platformu Derneği Başkanı Prof. Dr. Metin Eker, “Özellikle mozaik anlamında baktığınızda birden fazla kültürün son derece uyumlu ve gösterişli olarak yer aldığı, bunu performansa yansıttığı birkaç şehirden bir tanesiyiz. Tabii ki bunda Çerkes kültürünün büyük bir katkısı var. Bunu ailemin yarısının Çerkes olduğunu düşünerek de söylüyorum. Çağımız, özellikle kültür emperyalizminin, benim ifademle ‘kültür kırılımının’ çok yoğun olarak yaşandığı dönem özelliği sergiliyor. Kültürlerin giderek ortadan kaldırılması ve tek tipleştirilmesi, küresel kültür adında tüketim kültürüyle özdeşleştirilmesi diye bir boyut söz konusu. Dolayısıyla bu bağlamda geçmiş kültürlerimizin, geleneklerimizin, inançlarımızın, etnik potansiyellerimizin sosyal angajmanlarımızın devam etmesi ülkemiz açısından son derece önemli” dedi.
“SAMSUN HALKI ÇERKESLERİ BAĞRINA BASTI”
Samsun’un Türkiye Cumhuriyeti’nde ilklerin şehri olduğunu belirten Çerkes Dernekleri Federasyonu (ÇERKES-FED) Genel Sekreteri Yılmaz Dönmez, “Çerkesler için de yine aynı şekilde ilklerin şehri. 300 yıl süren emperyal bir güce karşı amansız bir savaştan sonra soykırıma uğrayarak ana vatanımızdan sürgün edildiğimizde günlerce süren aç, susuz, perişan deniz yolculuğundan sonra Anadolu kıyılarında ilk minareleri gördüğünde Çerkesler, tekbirler getirdi ve sahillere indiklerinde şükür secdelerine yattıkları ve bizim için acı bir hatırası olan bir şehirdir. O dönemde maalesef binlerce Çerkes sahillere geldi. Günlük ölü sayımız 300-400 civarındaydı. İşte o gün Samsun halkı Çerkesleri bağrına bastı. Bugün de görüyoruz ki aynı şekilde Samsun yine Çerkesleri bağrına basıyor. Biz Çerkesler, Anadolu topraklarına ayak bastığımız 1864’lü yıllardan itibaren Türk milletin acılarına, kederlerine, sevinçlerine her zaman yürekten ortak olduk. Ön cephelerde savaştık. Biz Çerkesler, vatan kaybetmenin ne demek olduğunu iliklerine kadar yaşamış, hissetmiş ve acısını bugün hala unutmamış bir halkız. Dolayısıyla burası bizim vatanımızdı, vatan söz konusu olunca biz her zaman en ön saflarda vatanımız için, bu millet için, bu topraklar için canımızı verdik, vermeye de devam edeceğiz. Maalesef geçmiş dönemlerde, Türkiye’nin baskıcı rejimlerinde incindiğimiz günler oldu. Derneklerimiz kapatıldı, Çerkesçe yasaklandı, aydınlarımız susturuldu ama biz hiçbir zaman devletimize küsmedik, hiçbir zaman illegal yollara başvurmadık. Bütün hak ve taleplerimizi demokratik usullerle ifade ettik. Biz Çerkesler tercihimizi birlikten, beraberlikten ve kardeşlikten yana kullanıyoruz, kullanmaya devam edeceğiz. İlkadım’da açılan müzemizden sonra Atakum’da açılan Adige Kültür Parkı ileri demokrasinin, kardeşliğin, birliğin simgesi olarak dünya durdukça burada duracaktır. Bu tesisin açılmasında emeği geçen Atakum Belediye Başkanımıza Samsun, Türkiye ve hatta dünya Çerkesleri adına çok teşekkür ediyoruz. Şükranlarımızı sunuyoruz” ifadelerini kullandı.
“SEVGİ BAĞINI GÜÇLENDİRMELİYİZ”
İlkadım’da Adige Derneği’ne tarihi bir tesisi kültür amaçlı hediye ettiklerini söyleyen İlkadım Belediye Başkanı Necattin Demirtaş, “Tesis, orada değerlendirilip kullanılıyor. Esas itibarıyla ben de Dağıstan göçmeniyim, bizim ata yurdumuz Dağıstan. 1878 Osmanlı- Rus Harbi’nde atalarımız oradan gelmiş. Göçleri incelediğiniz zaman çok acılar var. Yaklaşık 500 bin insanımız yollarda hayatını kaybetmiş, çok büyük acılar çekilmiş. Türk Milleti’nin bir özelliği var o da bu coğrafyada acı çekilmeyen bir yer olmaması. Şu anda da öyle. Suriye’de, Irak’ta, Afganistan’da maalesef hala sıkıntı çekmeye devam ediyoruz. Sorunun nedeni birbirimizi kucaklamayı, birbirimizi bağrımıza basmayı bilmememiz. Bunu bir türlü beceremiyoruz. Biz ‘Biziz’ diyemiyoruz; hep ‘Ben, o, şu, bu’ şeklinde ayrıştırma yöntemleri mevcut. Yabancıların da işine geliyor bu dolayısıyla bizi çok rahat parçalaya parçalaya, ufalaya ufalaya hallediyorlar. Bütün mücadelemizi bunun üzerine vermemiz gerektiğine inanıyorum. Ben 20 yaşında aynı düşüncede değildim; ama şu anda 66 yaşındayım. Olayları, yaşadıklarımızı gözümüzün önüne getirdiğimizde bu ülke için canımızı vermeye göze almışken bu ülke için çok çalışmayı, çok emek harcamayı hesaba katmadık. Birbirimizi boğazlamanın daha kısa yol olduğunu zannettik ama çok acı bir tecrübe yaşadık. Ben ülkücü hareketin temsilcilerinden biriyim. Sevgili kardeşim de sosyal demokrat görüşün temsilcilerinden birisi. Biz eğer o gün bunların farkına varabilmiş olsaydık, etkilenmezdik. Bugün de başka şeyler de devam ediyor, değişen birşey yok. O gün öyleydi, bugün daha farklı şeylerle karşı karşıyayız. Burada hepimizin uyanık olması ve bu ülke için bir şey yapmak isteyenlerin işini en iyi şekilde yapması lazım. En önemli mesele bu. Ülkeni seviyorsan işini en güzel şekilde yapacaksın, bak o zaman ülke nereye gidiyor. Kaçırmadan, götürmeden, çarpmadan, çırpmadan….Her şey değişecek o zaman. Ben ona gerçekten yürekten inanıyorum. Bizim mücadelemizin de böyle olması lazım. Bunu başardığımız zaman ülkemizde çok güzel günler bizi beklemiş olacak ama ışıltılar var. Ben özellikle mahalli seçimlerde daha belirgin olarak şunu gördüm, halkımızın çok kabahati yok kabahat bizde. Bir şeyleri iyi gösterebilirsek, onda farkındalık yaratabilirsek o zaman haksızı görebiliyor. İlkadım’dan örnek vereyim AK Parti ve MHP bir önceki seçim aritmetiğine göre yüzde 70 civarında. Bizim taraf, hepsini oynarsak yüzde 30 civarında. İrade ortaya koyduğunuzda davranış biçiminizi belirlediğinizde, umutsuzluğa kapılmamak için bunu söylüyorum, doğru olanlarla doğru hedefe hep açılır. Halkın sağduyusu böyle bir şey. Buna güvenmek lazım. Bu iş için mücadele etmek lazım. Ben Sivas’ta bölge müdürlüğü yaptım. Gidemediğiniz yer sizin değildir. Halil Rıfat Paşa’nın meşhur bir sözüdür bu. Her kapıya gideceksiniz. Her nefesi alacaksınız. Herkesle barışık olacaksınız. Herkesin inancı kendine. Kimse diğerini yerine cennete gidemiyor. Herkes kendi inandığıyla kendisi gidebiliyor. Ben senin yerine sen benim yerine cennete gidemiyorsun dolayısıyla bu duyguyu da dikkate alarak ‘Yaradılanı sevmek Yaradandan ötürü’ diyerek bu sevgi bağını güçlendirmeliyiz. Bu şekilde hedefe ulaşmamak diye bir şey olamaz” sözlerini kaydetti.
“BU COĞRAFYADA EN ÇOK ACI ÇEKEN, ÇERKESLER”
İnsanlık tarihinde, bu coğrafyada en çok çile ve acı çekenlerin Çerkesler olduğunu söyleyen Atakum Belediye Başkanı Av. Cemil Deveci, “Acının karşıtı, eşiti ya da benzeri çileyse ikisini de hatırlattığı deyim Çerkesler. Onlar bizim yaklaşık 150 yıldır komşumuz, arkadaşımız, sırdaşımız, aşkımız, sevgilimiz, vatandaşımız. 19 Mayıs şehri, İlkadım kenti, ulusal kurtuluş savaşının başkenti, bağımsızlık dendiğinde akla ilk gelen kent olan Samsun’dasınız. Bizim komşumuz, yurttaşımız ve Samsunlusunuz üstelik Atakumlusunuz. Çerkeslerin bir özelliği de Çerkes kadını bağımsız ve özgür olmasıdır. Çerkes kadını erkeği eşittir. Çerkes erkeklerde kadına ve çocuğa şiddet yoktur. Benim ilk ve ortaokulda okuduğum dönemde komşularım, arkadaşlarım Çerkesti. Babasından anasından onlarla ilgili şikayet duymadım. Ya da benim annemin, babamın komşularımın buna benzer bir hikaye anlattıklarını hatırlamıyorum. Çerkeslerin bende, benim yaşam biçimimde, benim barışçı ve insan seven kimliğimde çok ciddi katkıları vardır. Ben sizin çocuğunuzum. Benim komşum, benim arkadaşlarım Çerkesti. Ben onların kültürüyle büyüdüm. Ve siz de bu barış, bağımsızlık kentinin bu insanlığa barış çağrısı yapan Ulusal Kurtuluş Savaşı vermiş kentin yurttaşları ve hemşehrilerisiniz. Bu özelliklerimiz bizi birbirimize yaklaştırıyor ve bütünleştiryor. Acımızı unutturuyor. Dünyanın en çok çile ve acı çeken insanların acısını unutturuyor. O nedenle daha önceki günlerde Balkan Türkleri ile böyle bir etkinlik yapmıştık. Biliyorsunuz onlar da çok büyük acılar çektiler” diye konuştu.
“KARDEŞÇE YAŞAMAK İSTİYORUZ”
Başkan Deveci, Anadolu coğrafyasının etrafının acılarla dolu olduğunu belirterek, şekilde sürdürdü: “Biz dünyanın öbür tarafındaki emperyalist güçlere 1919’lu yıllarda verdiğimiz bağımsızlık mücadelesinin bir benzerini biraz daha gür bir sesle ‘Biz barış istiyoruz, biz bu dünyada kardeşçe yaşamak istiyoruz’ sesini yükseltmemiz gerekir. En gür ses de sizden çıkmalı; çünkü emperyalizmin ve savaşın en büyük acısını, bedelini siz ödediniz. Sizinle birlikte bu coğrafyanın insanları ödedi. Mademki acı çektik, bedel ödedik bize acı çektirenlere biz kardeşlik ve barış elimizi uzatıyoruz. Dünyanın öbür ucuna barışı yükseltmek istiyoruz. İnsanlığın barışa ve kardeşliğe ihtiyacının olduğunu Atatürk’ün kentinten son Kurtuluş Savaşı’nın başkentinden tüm dünyaya haykırıyoruz. Adını Atatürk’ten almış Atakum Belediye Başkanı sıfatında bu yaşa kadar barış, sevgi mücadelesi vermiş belediye başkanı ve hukukçu kimliğimle sesleniyorum: Barışı güçlendirelim, barış için mücadele edelim. İçinde yaşadığımız evreni doğasıyla, çevresiyle insanı insan yapan tüm değerleriyle koruyalım. Çerkeslerde bu özellikler var. Sizi bu özelliklerinizle tanıyor ve seviyoruz. Siz her biriniz benim anamın bir arkadaşınız ve onun bir benzerisiniz. Sizlere sevgi ve saygı sunuyorum. Sağ olun, var olun.”
“SAMSUN ÇERKESLERİ JESTİNİZİ UNUTMAYACAK”
Programın açılış konuşmasını yapan Adige Kültür Derneği Başkanı Hatice Özer, “Bugün 1864 yılında Çerkes Sürgünü sonucunda Anadolu’ya ayak basmış olan Çerkeslerin çocukları olan bizler, Adige Kültür Derneği ve Atakum Belediyesi iş birliği ile kurulmuş bulunan Adige Kültür Parkı’nın açılışı için toplanmış bulunuyoruz. Bununla ilgili olarak Samsun’da sivil toplum kuruluşu ve yerel yönetim iş birliğinin en güzel örneklerini sergileyen Sayın Cemil Deveci ve Necattin Demirtaş başkana tekrar teşekkür ediyorum. Vefalı Samsun Çerkesleri bu jestinizi unutmayacaktır. 300 yıllık bir mücadelenin ardından Anadolu’ya gelen Çerkesler bir yandan verilen bağımsızlık savaşına katılıp o savaşlarda savaşırken diğer yandan farklı birikimleriyle ülkenin yeniden inşasında sosyal, ekonomik, kültürel katkılarda bulunmuşlardır. Tüm dünyaya savrulmuş olan Çerkesler için en kalabalık nüfusu barındıran Samsun önemli bir konuma sahiptir. Bu nedenle burada yapılan kültürel çalışmaların çok özel bir yeri olduğu bilinmelidir. Sözlerimi usta şair Nazım Hikmet’in dizeleri ile bitirmek istiyorum: ‘Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine bu hasret bizim’” diye konuştu.
“KÜLTÜR KIRILIMI YAŞANIYOR”
Samsun’un, Türkiye’nin önemli kültürel şehirlerinden birisi olduğunu söyleyen Samsun Kültür ve Sanat Platformu Derneği Başkanı Prof. Dr. Metin Eker, “Özellikle mozaik anlamında baktığınızda birden fazla kültürün son derece uyumlu ve gösterişli olarak yer aldığı, bunu performansa yansıttığı birkaç şehirden bir tanesiyiz. Tabii ki bunda Çerkes kültürünün büyük bir katkısı var. Bunu ailemin yarısının Çerkes olduğunu düşünerek de söylüyorum. Çağımız, özellikle kültür emperyalizminin, benim ifademle ‘kültür kırılımının’ çok yoğun olarak yaşandığı dönem özelliği sergiliyor. Kültürlerin giderek ortadan kaldırılması ve tek tipleştirilmesi, küresel kültür adında tüketim kültürüyle özdeşleştirilmesi diye bir boyut söz konusu. Dolayısıyla bu bağlamda geçmiş kültürlerimizin, geleneklerimizin, inançlarımızın, etnik potansiyellerimizin sosyal angajmanlarımızın devam etmesi ülkemiz açısından son derece önemli” dedi.
“SAMSUN HALKI ÇERKESLERİ BAĞRINA BASTI”
Samsun’un Türkiye Cumhuriyeti’nde ilklerin şehri olduğunu belirten Çerkes Dernekleri Federasyonu (ÇERKES-FED) Genel Sekreteri Yılmaz Dönmez, “Çerkesler için de yine aynı şekilde ilklerin şehri. 300 yıl süren emperyal bir güce karşı amansız bir savaştan sonra soykırıma uğrayarak ana vatanımızdan sürgün edildiğimizde günlerce süren aç, susuz, perişan deniz yolculuğundan sonra Anadolu kıyılarında ilk minareleri gördüğünde Çerkesler, tekbirler getirdi ve sahillere indiklerinde şükür secdelerine yattıkları ve bizim için acı bir hatırası olan bir şehirdir. O dönemde maalesef binlerce Çerkes sahillere geldi. Günlük ölü sayımız 300-400 civarındaydı. İşte o gün Samsun halkı Çerkesleri bağrına bastı. Bugün de görüyoruz ki aynı şekilde Samsun yine Çerkesleri bağrına basıyor. Biz Çerkesler, Anadolu topraklarına ayak bastığımız 1864’lü yıllardan itibaren Türk milletin acılarına, kederlerine, sevinçlerine her zaman yürekten ortak olduk. Ön cephelerde savaştık. Biz Çerkesler, vatan kaybetmenin ne demek olduğunu iliklerine kadar yaşamış, hissetmiş ve acısını bugün hala unutmamış bir halkız. Dolayısıyla burası bizim vatanımızdı, vatan söz konusu olunca biz her zaman en ön saflarda vatanımız için, bu millet için, bu topraklar için canımızı verdik, vermeye de devam edeceğiz. Maalesef geçmiş dönemlerde, Türkiye’nin baskıcı rejimlerinde incindiğimiz günler oldu. Derneklerimiz kapatıldı, Çerkesçe yasaklandı, aydınlarımız susturuldu ama biz hiçbir zaman devletimize küsmedik, hiçbir zaman illegal yollara başvurmadık. Bütün hak ve taleplerimizi demokratik usullerle ifade ettik. Biz Çerkesler tercihimizi birlikten, beraberlikten ve kardeşlikten yana kullanıyoruz, kullanmaya devam edeceğiz. İlkadım’da açılan müzemizden sonra Atakum’da açılan Adige Kültür Parkı ileri demokrasinin, kardeşliğin, birliğin simgesi olarak dünya durdukça burada duracaktır. Bu tesisin açılmasında emeği geçen Atakum Belediye Başkanımıza Samsun, Türkiye ve hatta dünya Çerkesleri adına çok teşekkür ediyoruz. Şükranlarımızı sunuyoruz” ifadelerini kullandı.
“SEVGİ BAĞINI GÜÇLENDİRMELİYİZ”
İlkadım’da Adige Derneği’ne tarihi bir tesisi kültür amaçlı hediye ettiklerini söyleyen İlkadım Belediye Başkanı Necattin Demirtaş, “Tesis, orada değerlendirilip kullanılıyor. Esas itibarıyla ben de Dağıstan göçmeniyim, bizim ata yurdumuz Dağıstan. 1878 Osmanlı- Rus Harbi’nde atalarımız oradan gelmiş. Göçleri incelediğiniz zaman çok acılar var. Yaklaşık 500 bin insanımız yollarda hayatını kaybetmiş, çok büyük acılar çekilmiş. Türk Milleti’nin bir özelliği var o da bu coğrafyada acı çekilmeyen bir yer olmaması. Şu anda da öyle. Suriye’de, Irak’ta, Afganistan’da maalesef hala sıkıntı çekmeye devam ediyoruz. Sorunun nedeni birbirimizi kucaklamayı, birbirimizi bağrımıza basmayı bilmememiz. Bunu bir türlü beceremiyoruz. Biz ‘Biziz’ diyemiyoruz; hep ‘Ben, o, şu, bu’ şeklinde ayrıştırma yöntemleri mevcut. Yabancıların da işine geliyor bu dolayısıyla bizi çok rahat parçalaya parçalaya, ufalaya ufalaya hallediyorlar. Bütün mücadelemizi bunun üzerine vermemiz gerektiğine inanıyorum. Ben 20 yaşında aynı düşüncede değildim; ama şu anda 66 yaşındayım. Olayları, yaşadıklarımızı gözümüzün önüne getirdiğimizde bu ülke için canımızı vermeye göze almışken bu ülke için çok çalışmayı, çok emek harcamayı hesaba katmadık. Birbirimizi boğazlamanın daha kısa yol olduğunu zannettik ama çok acı bir tecrübe yaşadık. Ben ülkücü hareketin temsilcilerinden biriyim. Sevgili kardeşim de sosyal demokrat görüşün temsilcilerinden birisi. Biz eğer o gün bunların farkına varabilmiş olsaydık, etkilenmezdik. Bugün de başka şeyler de devam ediyor, değişen birşey yok. O gün öyleydi, bugün daha farklı şeylerle karşı karşıyayız. Burada hepimizin uyanık olması ve bu ülke için bir şey yapmak isteyenlerin işini en iyi şekilde yapması lazım. En önemli mesele bu. Ülkeni seviyorsan işini en güzel şekilde yapacaksın, bak o zaman ülke nereye gidiyor. Kaçırmadan, götürmeden, çarpmadan, çırpmadan….Her şey değişecek o zaman. Ben ona gerçekten yürekten inanıyorum. Bizim mücadelemizin de böyle olması lazım. Bunu başardığımız zaman ülkemizde çok güzel günler bizi beklemiş olacak ama ışıltılar var. Ben özellikle mahalli seçimlerde daha belirgin olarak şunu gördüm, halkımızın çok kabahati yok kabahat bizde. Bir şeyleri iyi gösterebilirsek, onda farkındalık yaratabilirsek o zaman haksızı görebiliyor. İlkadım’dan örnek vereyim AK Parti ve MHP bir önceki seçim aritmetiğine göre yüzde 70 civarında. Bizim taraf, hepsini oynarsak yüzde 30 civarında. İrade ortaya koyduğunuzda davranış biçiminizi belirlediğinizde, umutsuzluğa kapılmamak için bunu söylüyorum, doğru olanlarla doğru hedefe hep açılır. Halkın sağduyusu böyle bir şey. Buna güvenmek lazım. Bu iş için mücadele etmek lazım. Ben Sivas’ta bölge müdürlüğü yaptım. Gidemediğiniz yer sizin değildir. Halil Rıfat Paşa’nın meşhur bir sözüdür bu. Her kapıya gideceksiniz. Her nefesi alacaksınız. Herkesle barışık olacaksınız. Herkesin inancı kendine. Kimse diğerini yerine cennete gidemiyor. Herkes kendi inandığıyla kendisi gidebiliyor. Ben senin yerine sen benim yerine cennete gidemiyorsun dolayısıyla bu duyguyu da dikkate alarak ‘Yaradılanı sevmek Yaradandan ötürü’ diyerek bu sevgi bağını güçlendirmeliyiz. Bu şekilde hedefe ulaşmamak diye bir şey olamaz” sözlerini kaydetti.
“BU COĞRAFYADA EN ÇOK ACI ÇEKEN, ÇERKESLER”
İnsanlık tarihinde, bu coğrafyada en çok çile ve acı çekenlerin Çerkesler olduğunu söyleyen Atakum Belediye Başkanı Av. Cemil Deveci, “Acının karşıtı, eşiti ya da benzeri çileyse ikisini de hatırlattığı deyim Çerkesler. Onlar bizim yaklaşık 150 yıldır komşumuz, arkadaşımız, sırdaşımız, aşkımız, sevgilimiz, vatandaşımız. 19 Mayıs şehri, İlkadım kenti, ulusal kurtuluş savaşının başkenti, bağımsızlık dendiğinde akla ilk gelen kent olan Samsun’dasınız. Bizim komşumuz, yurttaşımız ve Samsunlusunuz üstelik Atakumlusunuz. Çerkeslerin bir özelliği de Çerkes kadını bağımsız ve özgür olmasıdır. Çerkes kadını erkeği eşittir. Çerkes erkeklerde kadına ve çocuğa şiddet yoktur. Benim ilk ve ortaokulda okuduğum dönemde komşularım, arkadaşlarım Çerkesti. Babasından anasından onlarla ilgili şikayet duymadım. Ya da benim annemin, babamın komşularımın buna benzer bir hikaye anlattıklarını hatırlamıyorum. Çerkeslerin bende, benim yaşam biçimimde, benim barışçı ve insan seven kimliğimde çok ciddi katkıları vardır. Ben sizin çocuğunuzum. Benim komşum, benim arkadaşlarım Çerkesti. Ben onların kültürüyle büyüdüm. Ve siz de bu barış, bağımsızlık kentinin bu insanlığa barış çağrısı yapan Ulusal Kurtuluş Savaşı vermiş kentin yurttaşları ve hemşehrilerisiniz. Bu özelliklerimiz bizi birbirimize yaklaştırıyor ve bütünleştiryor. Acımızı unutturuyor. Dünyanın en çok çile ve acı çeken insanların acısını unutturuyor. O nedenle daha önceki günlerde Balkan Türkleri ile böyle bir etkinlik yapmıştık. Biliyorsunuz onlar da çok büyük acılar çektiler” diye konuştu.
“KARDEŞÇE YAŞAMAK İSTİYORUZ”
Başkan Deveci, Anadolu coğrafyasının etrafının acılarla dolu olduğunu belirterek, şekilde sürdürdü: “Biz dünyanın öbür tarafındaki emperyalist güçlere 1919’lu yıllarda verdiğimiz bağımsızlık mücadelesinin bir benzerini biraz daha gür bir sesle ‘Biz barış istiyoruz, biz bu dünyada kardeşçe yaşamak istiyoruz’ sesini yükseltmemiz gerekir. En gür ses de sizden çıkmalı; çünkü emperyalizmin ve savaşın en büyük acısını, bedelini siz ödediniz. Sizinle birlikte bu coğrafyanın insanları ödedi. Mademki acı çektik, bedel ödedik bize acı çektirenlere biz kardeşlik ve barış elimizi uzatıyoruz. Dünyanın öbür ucuna barışı yükseltmek istiyoruz. İnsanlığın barışa ve kardeşliğe ihtiyacının olduğunu Atatürk’ün kentinten son Kurtuluş Savaşı’nın başkentinden tüm dünyaya haykırıyoruz. Adını Atatürk’ten almış Atakum Belediye Başkanı sıfatında bu yaşa kadar barış, sevgi mücadelesi vermiş belediye başkanı ve hukukçu kimliğimle sesleniyorum: Barışı güçlendirelim, barış için mücadele edelim. İçinde yaşadığımız evreni doğasıyla, çevresiyle insanı insan yapan tüm değerleriyle koruyalım. Çerkeslerde bu özellikler var. Sizi bu özelliklerinizle tanıyor ve seviyoruz. Siz her biriniz benim anamın bir arkadaşınız ve onun bir benzerisiniz. Sizlere sevgi ve saygı sunuyorum. Sağ olun, var olun.”